Ömer Doğru
Aile Danışmanı & İletişim Uzmanı
Aşk Ve Nefret Arasındaki Ilişki  Kulağa cok zit iki kelime gibi gelse de aslinda Aşk Ve Nefret aynı kaynaktan beslenen iki farklı çeşme gibidir. Insan en çok sevdiğine en fazla nefret edermiş meğer.Nefret sevginin dönüşmesi sürecinde acı ve öfkeyle beslenmiş bir meyve gibidir. Acısında kırgınlık,Kizginliginda pişmanlık ve yaşanması mümkünken yaşayamadığının acı hatırası yatmaktadır sol yanının en derininden. Ve aşk nefretin yarim kalan hayal binasının yeniden inşasına başlama sürecidir Herşeye rağmen Herkese Inat olarak. Uzmanlar, aşk ve nefret duygularının beyin hareketliliği açısından çok benzediğini, muhakeme ve aklıselimin merkezi olan korteksin nefretten farklı olarak aşk esnasında devre dışı kaldığını kaydetti. Ayrıca kadın ve erkek beyninin aşkı farklı yaşadığını, romantizmin de ömrünün sınırlı olduğuna ve bunun uzun veya kısa olmasına kişilerin yetişme tarzı belirler. “Aşk da, nefret de yoğun hissedilen duygular. Bu duygular, beyin hareketliliği ve dışavurum açısından benzer özellikler gösteriyor. Aşk ve nefret arasındaki en büyük fark ise muhakeme ve aklıselimin merkezi olan beyin korteksinin büyük bir bölümünün aşk esnasında etkisiz hale gelmesi. Nefret eden kişinin korteksi çalışıyorken, aşık olan kişilerde kortekste ışık gözlenmiyor” Manyetik Rezonans (MR) görüntüleme tekniğinden yararlanılarak gerçekleştirilen çalışmanın sonuçlarına bizlere bunu göstermektedir . “Aşkta beyin kendini kapatıyor. Nefret durumunda beyin korteksinin sadece küçük bir bölümü devre dışı kalıyor, çünkü kişinin nefret ettiği kişiden öç alma, ona zarar verme gibi hamleleri hesaplayabilmesi için kortekse ‘şiddetle’ ihtiyacı var. Buna göre, nefret sinir ağı olarak belirlenen bölgeyi oluşturan beynin alt korteksindeki putamen ve insula adı verilen noktaların, tıpkı aşk sırasında olduğu gibi aktif hale geçtiği ortaya çıktı.” Romantizmin süresinin de yapılan araştırmalarda iki yil gibi bir sure olarak saptandığı belirlenmektedir. “Söz konusu araştırmaya katılan çiftlerin yüzde 83'ü, evliliklerinin ilk aylarında el ele tutuştuğunu açıklarken, belli bir sure sonra bu oran yüzde 38'e düşüyor. Evliliğin üçüncü yılında, çiftlerin yüzde 83'ü yıl dönümlerini kutlamak için çaba sarf etmemeye başlıyor. Araştırmaya göre, bu oranlar dışarıda sürpriz bir akşam yemeği ve televizyon kumandasının paylaşılması için de aynı” diye ifade etti. Ayrıca, erkek beyninin nörolojik aşk devrelerinin kadınlarınkinden farklı olduğunu, bu durumun “ilk görüşte aşk” ve “tek gecelik ilişki”nin nedenlerini de açıkladığını şöyle anlatabiliriz. “Aşık kadınlarda beyin taramalarıyla yapılan çalışmalar, kadınların beyninde birçok alanın hareketlendiğini gösteriyor, özellikle içgüdülerle ilgili alanların, dikkat ve hafıza devrelerinin. Erkeklerdeyse görselliğin işlendiği alanlarda hareketlenme yaşanıyor. Görsel verilerin işlendiği bölgelerdeki hareketlilikteki bu artış, aynı zamanda erkeklerin neden kadınlardan daha kolay ‘ilk görüşte aşık’ olduklarının da açıklaması olabilir. Kadın ise tecrübelerine önem veriyor. Bu nedenle tek gecelik ilişkiyi daha çok erkek yaşıyor.” Aslında Aşk yoğun ve sıcak duyguların şehvet evresinden geçerek Sevgiye dönüşme durumudur.Kisiler bunu basarabildikleri oranda mutlu olurlar.Bu da gelecekler ilgili planlarının örtüşmesi ve empatiye yatkın kişilik geliştirmelerine bağlı bir süreçtir. Ve unutulmamalıdır ki Insanın En Büyük Başarısı Mutlu Olmayı Başarabilmeliysinden Geçer Yrd Doç Dr Ömer DOĞRU Aile Danışmanı & Iletisim Uzmanı |
|
8937 kez okundu
YorumlarHenüz yorum yapılmamış. İlk yorumu yapmak için tıklayın |