• Anasayfa
  • Favorilere Ekle
  • Site Haritası
  • https://www.facebook.com/dogruterapimerkezi1
  • https://api.whatsapp.com/send?phone=+905415447199
  • https://twitter.com/dogruterapi_mkz
  • https://www.instagram.com/dogruterapimerkezi/
  • https://www.youtube.com/watch?v=kRrNYTwi6Bk

Ömer Doğru

Aile Danışmanı & İletişim Uzmanı

Site Haritası
Saat
Takvim
<script async src="https://pagead2.googlesyndication.com/pagead/js/adsbygoogle.js?client=ca-pub-2967709272430144"
     crossorigin="anonymous"></script>

Elma Hırsızları:
Bir Ceza Avukatının Anıları’nı kaleme almıştı Dr. Faruk Eren.Bir Ceza Avukatının anılarını yazarken içinden süzülen derin acıların inlemesiydi o cümle…’’ Suçluyu kazıyınız Altından İnsan Çıkar.’’Oysa toplum etiketi yapıştırmış ve cezasını kesmişti o insanların.ve mahkum olmuşlardı toplum  vicdanında bilgi sahibi olmadan fikir sahibi olan yığınlar nezdinde…
Oysa olay öyle değildi ve onları gördüğümüz kare sonuç perdesiydi bu tiyatro oyununun ve üstelik bir çoğuna sebep te kendileri değil onları yargılayanların güç aldıkları köhne düşünceler ve önyargılı tutumlarıydı. Bir çoğu çocuktu bir o kadarı da çaresiz ve çıkmazda…
Bu hikayeyi okurken Neyle karşılaşacağımı bilmiyordum. Belki bu yüzdendi bu kadar derinden etkilenmem.  Okuduğum o cümleler ve dekor capcanlı hala zihnimde. Faruk Erem hukuktaki eşsiz bilgilerini ve deneyimlerini hümanizmin süzgecinden geçirip hazırlamıştır kitabını.
Hukukçuluğu boyunca da ceza hukukunda hümanist doktrini savunmuştur.  
Yıllar geçmesine rağmen olaylar ve sorunlar güncelliğini korumuştur. Pek konuşmasak da konuşamasak da her zaman aklımızın köşesini kemirir bunlar:
Suç nedir?
Suçlu nedir?
Ceza ne kadar cezadır?
Ceza adil midir?
Biz kimiz?
Kimi yargılıyoruz?
Cevapları aranan ama bulunamayan bu sorular daha uzun yıllar peşimizi bırakacak gibi görünmüyor.
Hikayelerin bitiminde ceza avukatımız ve asistanı gelip bu geçmiş olayların üzerinden sorgulamalar yapıp boğazlarda koca bir yumru bırakıyorlar. Boğazımdaki o yumruyu sizlerle de paylaşmak istiyorum.
Hikayelerden biri Doğu Anadolu’da geçiyor. Kaçınılmaz olarak bir ağamız ve çok çocuklu iki işçimiz var mayın temizleyen. Ağa tiplemesini bozmuyor tabi her zamanki gibi acımasız ve cimri. İki yakın arkadaş ağanın mayınlı arazisini mayınlardan arındırmak için çıplak ellerle dalıyorlar araziye. İşin ucunda bebeklerine mama , eşlerine ekmek , evlerine odun var. Bağlasan durmazlar. Talihsizlik yapışmış bir kere yakalarına sülük gibi bırakmaz.
Mayına basıyor bir tanesi parçalanıveriyor anında güneşten kavrulmuş bedeni. Öteki çaresiz ağıtlarla topluyor arkadaşının parçalarını, dolduruyor çuvala, götürüyor ağaya. Oralı olmuyor ağa sağ olanın parasını veriyor, Tanrıdan rahmet diliyor ötekine sadece.
Arkadaş bu hak yedirmez. Ölenin parasını istiyor geride kalan ailesi için. Ölüye para ödemem deyince de arkadaş mayınlı elleriyle yapışıveriyor ağanın gırtlağına.Ve oracıkta alıyor canını arkadaşının acısı henüz bağrını yakmaktayken bir köz gibi…
 Şimdi kim suçlu diye düşüne düşüne saçları ağarıyor insanın. Faruk Erem boşuna dememiş “Suçluyu Kazıyınız Altından İnsan Çıkacaktır.'”diye
 
Suçlunun altından insan çıkar çıkmasına da ya kazıdıkça başka yüzleri çıkanlar ne olacak? Onlar ve onların sayısız, utanmaz yüzleri oldukça suç ve ceza yerini layıkıyla nasıl bulacak?
Hukuk toplum düzenini her hangi bir biçimde bozmuş kişiyi hak ettiği biçimde cezalandırmakla yükümlüdür.
Peki bu hakkedilen biçim nedir? Üzerinde düşünülmesi ve düzeltilmesi gereken esas kısımdan başka bir şey değildir günümüzde.
Elma hırsızları gibi olmalı mıdır sonumuz? Oyuna adını veren hikaye Fransa’da elma bahçesi olan bir adamın elmalarının çalınmasıyla başlıyor.
Adam elmalarını çalan mahalleli çocuklardan korunmak için duvarlarının üstüne dikenli tel çekiyor.
Fazla kızmış olacak ki işini sağlama almak için o tellere bir de elektrik veriyor. Bir sabah mahalleli ve bahçe sahibi uyanıp sokağa çıktığında tellerin üstünde 7 yaşında bir elma hırsızının cansız bedenini buluyor.
Fransa hukuku bahçe sahibine adam öldürmekten müebbet hapis cezası veriyor.
Küçük elma hırsızımız da sonsuza kadar elma yiyememe cezasına çarptırılıyor.
Hikayenin burasında durup 7 yaşında bir çocuğun yiyebileceği elmaları ve ağaçların elmalarını düşünüyor insan. “İki elmadan ne olurdu ki?” demekten alıkoyamıyoruz kendimizi.
Hukuk adil olmayı beceremeyen zavallı bir kör dilenci olarak var olmaya devam edecektir. Sakın bahçe içindeki elma ağaçlarına ilişmeyin bazıları ölümcül olabiliyor.
Ve günümüze gelelim okullarda ders olarak okutulan Hukuk adında bir ders vardır amma Hukuka inanan ve herkesin adil ve eşit yargılanacağına inanan biri varsa lütfen söylesin.
                                            Yrd Doç Dr Ömer DOĞRU 
                                            Aile Danışmanı & Iletisim Uzmanı
  
936 kez okundu

Yorumlar

Henüz yorum yapılmamış. İlk yorumu yapmak için tıklayın
Ziyaret Bilgileri
Aktif Ziyaretçi1
Bugün Toplam1
Toplam Ziyaret198441
Üyelik Girişi
Döviz Bilgileri
AlışSatış
Dolar32.451932.5820
Euro34.798834.9382
Hava Durumu

<script data-ad-client="ca-pub-2967709272430144" async src="https://pagead2.googlesyndication.com/pagead/js/adsbygoogle.js"></script>