EVLİLİK TE ESAS EVLİLİK TE ASIL OLAN İnsan hayatında en önemli dönemeçlerden birisi de şüphesiz ki evliliktir. Bunun için dikkat le düşünülmesi ve doğru karar verilmesi gereken bir durumdur. Çünkü düzeltilmesi imkansız bir hata ve silinmesi mümkün olmayan bir izdir yanlış evlilikler. Yunus un diliyle ‘’ilerde keşke demek istemiyorsan Eşini, İşini ve Arkadaşını doğru seç. Bunun için dikkat edilmesi gereken en önemli kural şudur ‘’beraber yaşayacağınız birini bulmak değil, beraber yaşlanacağınıza inandığınız birini bulduğunuza inandığınız zaman gerçek bir evlilik yapmış sayılırsınız. Evlilik te önemli olan aranan kişiyi bulmak değil aynı zamanda aranan kişi olmaya da bağlıdır. Mutlu insanlar her şeyin en iyisine sahip olanlar değil, sahip olduklarını kaybetmeyecek kadar çok sevenlerdir. Birbirinizi imkan gibi değil insan gibi görmektir esas mesele. Bunu bir bisiklet yolculuğuna benzetiyorum denge, emek, paylaşmak ister. Gittiğiniz tüm yollar hep düz ve pürüzsüz olmaz ve olmayacaktır da. Yokuşlarda destek, virajlarda dikkat, inişlerde sabır ister. Arada bir yenilenmek ve özeleştiri yapmak gerekmektedir. Birlikte çıktığınız bu yolun daha zevkli ve verimli olmasını istiyorsanız heybenizde üç şeyi eksik etmeyin çünkü birlikte yola çıkma gereçleridir Yürek, Güven ve Sadakat. Gerçekte aradığımız en önemli şey siizi anlayan ve sizin anladığınız birinin varlığıdır. Evlilik, birliktelik ve dostluğun temel çıkış noktası budur. Yargılamadan, sorgulamadan ve bir kalıba sokmaya çalışmadan sizi siz olduğu için seven ve değerli gören birisinin varlığına duyulan özlem ve kaybedilmesi düşünülmeyen bir gerçekliktir evlilik. Ders Alınacak Bir Fedakârlık Öyküsü Bir otobüs durağında karşılaşmışlardı ilk kez Biri tıpta okuyordu, öbürü mimarlıkta. O ilk Birbirileriyle konuşacak cesareti bulmaları biraz zaman aldı ama sonunda başardılar. İkisi de her sabah otobüse bindikleri semtte oturmuyorlardı aslında. Delikanlı arkadaşında kaldığı için o duraktan binmişti otobüse, kız ise ablasında... Sırf birbirlerini görebilmek için, her sabah erkenden evlerinden çıkıp, şehrin öbür ucundaki durağa, onların durağına geldiklerini, gülerek itiraf ettiler bir süre sonra... Okullarını bitirince hemen evlendiler. Çocuk yerine, sevgilerini büyüttüler... 'Senin için ölürüm' derdi kadın, sımsıkı sarılıp adama ve adam da 'Hayır, ben senin için ölürüm' diye yanıt verirdi, hep... Bazen eve geldiğinde, aynanın üzerinde bir, not, görürdü, kadın, Bir tanem, kütüphanenin ikinci rafına bak... 'Kütüphanenin ikinci rafında başka bir not olurdu, Hayat ne kadar hızlı akarsa aksın, işleri ne kadar yoğun olursa olsun hep birbirlerine ayıracak zaman buluyorlardı bulmasına ama kırklı yaşların ortalarına geldiklerinde, daha az çalışmaya karar verdiler. Adam, hastaneden ayrıldı ve muayenehanesinde hasta kabul etmeye başladı. Kadın da mimarlık bürosunu kapadı ve sadece özel projelerde görev aldı. Artık daha fazla beraber olabiliyorlardı. Bir gün sahilde dolaşırken, harap durumda bir ev gördü kadın, üzerinde 'satılık' levhası asılı olan. 'Ne dersin, bu evi alalım mı?' dedi adama. 'Bu viraneyi yıktırır, harika bir ev yaparız. Projeyi kafamda çizdim bile. Kocaman terası olan, martıları kahvaltıya davet edeceğimiz bir deniz evi yapalım burayı...' Onu neşelendirmek için, sahildeki evi hatırlattı ve çizdiği projeyi verdi kadın ama hiç beklemediği bir cevap aldı: 'Canım, o ev bizim bütçemizi aşıyor. Sen en iyisi o evi unut...' Mutsuzluk, mutluluğun tadına alışmış insanlara daha da acı, daha da çekilmez gelir. Kadın, hiç sevmedi bu beklenmedik misafiri. Derdini söylemesi için yalvardı adama, 'Senin için ölürüm, biliyorsun, ne olur anlat' diye dil döktü boş yere... Yıllardır sevdiği adam, duyarsız ve sevgisiz biriyle yer değiştirmişti sanki. Ona ulaşmaya çalıştıkça, beton duvarlara çarpıyordu kadın, her çarpmada daha fazla kanıyordu yüreği.. . 'Sus, sus çabuk, duymak istemiyorum bu yalanları' diye bağırdı kadın. Onca yıllık arkadaşını, kendisini kıskanmakla suçladı... Ertesi gün, öğle vakti o restoranın hemen karşısında bir köşeye sindi sessizce ve peri masallarının sadece masal olduğunu anladı... Kocasının eskiden aynı hastanede çalıştığı genç çocuk doktorunu tanıdı hemen. Bazen evlerinde ağırladıkları kadına nasıl sarıldığını gördü adamın... Akşam kocası eve gelir gelmez, bazen bağırıp, bazen ağlayarak, bazen ona sımsıkı sarılıp bazen de yumruklayarak haykırdı suratına her şeyi. İnkâr etmedi adam. Zamanla duyguların değişebildiği, insanların orta yaşa geldiklerinde farklılık aradığı gibi bir şeyler geveledi ağzında… Ve bavulunu alıp gitti evden. Kapıdan çıkarken, 'son bir kez kucaklamak isterim seni' diyecek oldu ama kadın, 'defol' dedi nefretle... İlk celsede boşandılar... Modern bir aşk hikâyesinin böyle son bulmasına kimse inanamadı. Arkadaşlarının desteğiyle ayakta kalmaya çalıştı kadın. Adamın, sevgilisiyle birlikte Amerika'ya yerleştiğini öğrendi. Bazen yalnız kaldığında, onu hala sevdiğini hissedince, ağlama nöbetleri geçiriyor, aşkın yerini, en az onun kadar yoğun bir duygu olan nefretin alması için dua ediyordu. Aradan bir yıl geçti... Her şeyin ilacı olduğu söylenen zaman bile, kadının derdine çare olamamıştı. Bir sabah, ısrarla çalan zilin sesiyle uyandı. Kapıyı açtığında, karşısında o kadını gördü. 'Sen, buraya ne yüzle geliyorsun' diye bağırmak istedi ama sesi çıkmadı. 'Lütfen, içeri girmeme izin ver, mutlaka konuşmamız gerekiyor.' dedi genç kadın. Kanepeye ilişti ve zor duyulan bir sesle konuşmaya başladı : 'Hiçbir şey göründüğü gibi değil aslında. Çok üzgünüm ama o bir saat önce öldü. Geçen yıl Amerika'daki kongre sırasında öğrendi hastalığını ve yaklaşık bir senelik ömrü kaldığını. Buna dayanamayacağını, hep söylediğin gibi onunla birlikte ölmek isteyeceğini biliyordu. Seni kendinden uzaklaştırmak için, benden sevgilisi rolünü oynamamı istedi. Ailesine de haber vermedi. Birlikte Amerika'ya yerleştiğimiz yalanını yaydı. Oysa ilk karşılaştığınız otobüs durağının karşısında bir ev tutmuştu. Tedavi görüyor ve kurtulacağına inanıyordu ama olmadı. Gece fenalaşmış, bakıcısı beni aradı, son anda yetiştim Sana bu kutuyu vermemi istedi. 'Gözlerinden akan yaşları durduramayacağını biliyordu kadın… Hemen oracıkta ölmek istiyordu. Eline tutuşturulan kutuyu açmayı neden sonra akıl edebildi. İtinayla katlanmış bir sürü kâğıt duruyordu kutuda. İlk kâğıtta, 'Lütfen bütün notları sırayla oku bir tanem' diyordu... Sırayla okudu; 'Seni çok sevdim', 'Seni sevmekten hiç vazgeçmedim', 'Senin için ölürüm derdin hep, doğru 'Benim için yaşayacaksın, anlaştık mı?' Son kâğıdı eline alırken, kutuda bir anahtar olduğunu gördü kadın... Ve son kâğıtta şunlar yazılıydı: 'Sahildeki evimizi senin çizdiğin projeye göre yaptırdım. Kocaman terasta martılarla kahvaltı ederken, ben hep seni izliyor olacağım. Yrd.Doç.Dr.Ömer DOĞRU Aile Danışmanı & İletişim Uzmanı |
1705 kez okundu
YorumlarHenüz yorum yapılmamış. İlk yorumu yapmak için tıklayın |