Şizofreni Nedir? Şizofreni, genellikle gençlik yıllarında, genetik ve çevresel faktörlerin etkisiyle ortaya çıkan; duygu, düşünce, algılama ve davranışı etkileyen; farklı klinik tablolarla görülen, nörobiyolojik temelleri olan bir hastalıktır. Şizofreninin Tarihçesi Hastalığın, araştırılmaya ve tedavi edilmeye değer, tıbbi bir durum olduğuna karar verilmesi, 1800’lü yılların ikinci yarısına rastlamaktadır. Şizofreniilk olarak 1853 yılında Benedict Morel tarafından tanımlanarak Dementia Precox (erken bunama) olarak adlandırılmış fakat 1911 yılında İsviçreli bilim adamı Eugen Bleuler yayınladığı ‘’Dementia Precox” veya “Şizofrenililer Grubu’’ isimli kitapta hastalığın erken yaşlarda başlamasının ve bunamayla sonuçlanmasının zorunlu olmadığı vurgulanmıştır. Eugen Bleuler aynı kitabında, bu hastalığı tanımlamada bugün kullandığımız şizofreni (schizophrenia) terimini önermiştir. Şizofreni kelimesinin günümüzdeki kullanılan şekli; Yunanca ayrılmış ya da parçalanmış anlamındaki “şizo” (schizein, Yunanca: σχίζειν) ve akıl anlamına gelen “frenos” (phrēn, phren- Yunanca: φρήν, φρεν-) sözcüklerinin birleşmesiyle oluşmuştur. ŞİZOFRENİNİN GÖRÜLME SIKLIĞI Dünya Sağlık Örgütü’nün 2011 verilerine göre; yaklaşık 21 milyon insan şizofreniden etkilenmiştir. Şizofreni hastalarının yarısından fazlası uygun tedavi alamamaktadır. Uygun tedavi alınamamasının önemli nedenleri; ruh sağlığı servislerine erişimin zorluğu, toplumsal düşük ve orta gelir seviyesi, şizofreni hastalarının tedavi için yardım istememeleridir. ŞİZOFRENİNİN BELİRTİLERİ Şizofreninin belirtileri temel olarak üç ana başlıkta incelenir;
Kognitif (Bilişsel) Belirtiler: Şizofreni teşhisini koyduran üç ana başlık yanında, şizofrenide; dikkat, bilgi işleme, hafıza sorunları, problem çözme yetisinde, sözel öğrenmede, sosyal işlevsellikte bozulma şeklinde birçok bilişsel kayıp ortaya çıkar. Hastalık ile ilişkisini fark etmek zor olduğundan, genellikle tanı konduktan sonra belirtiler daha net ayırt edilir. Kognitif (bilişsel) belirtiler hayatı normal şekilde devam ettirmeyi engelleyen belirtilerdir. Kognitif (bilişsel) belirtiler arasında;
ŞİZOFRENİ TİPLERİ Amerikan Psikoloji Birliği (APA)’nin 2013’de yayınladığı DSM-5 tanı kriterlerinde tüm alt tipler kaldırılmıştır. Bu bölümde DSM-4 TR ‘de yer alan alt tipler anlatılacaktır. Paranoid Tip: Sanrılarla seyreden tiptir. Paranoid sanrılar; büyüklük (grandiyöz), takip edilme (referans) ve kötülük görme (perseküsyon) şeklindedir. Paranoid tip şizofrenide, duygulanımda uygunsuzluk, dezorganize davranış görülmez. Tedavi sürecinde en sık karşılaşan sorun, ailenin ve hastanın tedaviye uyumudur. İşlevsellik kısmen yerinde olduğundan, hastalık belirtilerinin gözlenmesi zorlaşır. Genellikle sinsi başlangıçlıdır. Dezorganize (Hebefrenik) Tip: Şizofreni’nin bu tipinde duygu, düşünce ve davranışlarda çok hızlı bir bozulma görülür. Duygulanım sürekli değişir, (labilite) düşünce yapısında ilkelleşme, çocuklaşma görülür. Gerçeklik dışı (bizar) sistemsiz (herhangi bir temele oturmayan) sanrılar ağırlıktadır. Konuşmada anlam bütünlüğü yoktur, cümle yapısı bozuktur, yeni kelimeler uydurma (neolojizm), yineleyici basmakalıp konuşma (sterotipi) vardır. Hasta, öz bakımını yapma, yeme, içme, kıyafetine dikkat etme gibi basit organize işleri bile yerine getiremez. Genelde genç yaşta ve hızlı bir şekilde ortaya çıkar. Katatonik Tip: Bu tipte temel sorun devinim (hareket) bozukluklarıdır. Kişi dış çevreyle ilişkisini kesmiş gibi görünür ancak dış çevreyle algısal ve düşünsel bağını koparmadan bilgileri almaya devam eder. Dış uyaranlara konuşmadan basit mimiklerle yanıt verebilir. Davranışlarında ani taşkınlık, bir hareketi yapmaya direnme gibi belirtiler de olabilir. Genelde gençler ve genç erişkinlerde görülür. Yeme, içme, dışkılama gibi yaşamsal faaliyetler bozulur; çok hızlı tıbbi tedavi altına alınması gerekir. Kalıntı (Rezidüel) Tip: Bir veya birkaç şizofreni atağından sonra, ortaya çıkabilen şizofreni tipidir. Genel olarak vurdumduymazlık, sosyal içe çekilme, duygulanımda düzleşme, bir işe başlamada isteksizlik gibi negatif belirtiler ön plandadır. Sanrı ya da varsanılar bulunabilir ancak şizofreni tanısı, konduğu döneme göre çok daha silik şekilde kendisini gösterir. Ayrışmamış (Basit) Şizofreni: Belirgin psikotik atak öyküsü olmayan, paranoid, dezorganize, katatonik şizofreni tiplerine uymayan, negatif belirtilerin baskın olduğu şizofreni türüdür. ŞİZOFRENİNİN NEDENLERİ Şizofreni, kronik seyir gösteren, biyolojik temeli olan bir hastalıktır. Sadece genel yaşam koşullarından etkilenme, işsiz kalma, kötü muameleye maruz kalma gibi dış stresörlerin etkisiyle ortaya çıkmaz. Mutlaka biyolojik bir temelin de olması gerekir. A ) Genetik (Kalıtımsal) Nedenler: Ebeveynlerinden birinde şizofreni öyküsü olan kişilerin %10’u, ebeveynlerinden ikisinde şizofreni öyküsü olanların ise yaklaşık %50’si, hayatlarının bir döneminde şizofreni tanısı alırlar. Kardeşlerinde şizofreni olanlarda risk 8 kat artmıştır. Bunlar da şizofreninin ebeveynden çocuğa geçişi hakkında önemli ipuçları vermektedir.
ŞİZOFRENİ TEDAVİSİ
A- İlaç Tedavileri Şizofreni tedavisinde merkez nokta ilaç tedavisidir. Şizofreni tedavisinde kullanılan ilaçlara “Antipsikotik İlaçlar” denir. B-Psikoterapiler Şizofreni hastalığı ile başa çıkmada, semptomları tanıma, erken fark etme, tedavi uyumunu ve sosyal-mesleki işlevselliği arttırmada psikoterapiler uygulanabilmektedir. Bireysel psikoterapiler, aile terapileri, grup terapileri, şizofrenide uygulanabilen terapi yöntemlerinin başında gelir. C-Aile Eğitimi Şizofreni tedavi sürecinde görülebilecek psikolojik tepkilerin anlaşılabilmesi, ilacın neden olduğu etkilerin tanınması ve bu sorunların tedavi uyumunu bozmadan yönetilmesinde, aile ve kişinin psikolojik eğitimine günümüzde oldukça önem verilmektedir. Böylece hastaların tedaviyi bırakma oranlarının azaldığı, ailenin hastalarıyla ilişkilerindeki çıkmazların tanımlanarak aile içi uyumun arttığı gösterilmiştir. D- Somatik Tedaviler EKT (Elektro Konvulsiv Tedavi), şizofreni tedavisinde kullanılan temel somatik tedavidir. Elektro-şok olarak da bilinen EKT, tedaviye dirençli, katotonik, dezorganize, yoğun intihar düşüncelerinin olduğu vakalarda genel anestezi altında beyin ön bölgesine elektro-şok verilerek yapılmaktadır. Kişi anestezi altında olduğundan dolayı EKT tedavisini birebir yaşamaz. Bu tedavi ile beyin biyokimyasallarında hızlı salınma görülür. Klinik duruma göre değişmekle birlikte EKT, en az 4-6 seans uygulanır. Belirtilerin Etkisini Azaltabilmek İçin Hastaların Yapabilecekleri
Hastalığın Yinelenmesini Önlemek İçin Yapılabilecekler Şizofreni, alevlenme ve iyileşme dönemleri olarak ayrılan, belirtilerinde zamanla değişimler gösteren bir hastalıktır. Geçmişte görülen belirtilerin yeniden ortaya çıkması ya da azalan belirtilerde belirgin bir kötüleşme olması durumuna “yineleme” adı verilir. Bu dönemler, tedavi için psikiyatri hastanesine yatırılmayı gerektirebilecek dönemler olabilir. Bu nedenle yinelemelerin önlenmesi ya da daha az düzeyde atlatılabilmesi için bu dönemlerin başlangıcını anlamak ve önlemek büyük önem taşır. Bu belirtilerin hepsi bir arada görülemeyeceği gibi hangilerinin ortaya çıktığı kişiye göre değişiklikler gösterebilir. Hastalarda Yineleme Dönemi Belirtilerinden Bazıları
Şizofreni Hasta Yakınları İçin Öneriler
ŞİZOFRENİ; UYGUN VE DÜZENLİ TEDAVİ İLE KONTROL ALTINA ALINABİLEN BİR HASTALIKTIR. Yrd Doç Dr Ömer DOĞRU |
499 kez okundu
YorumlarHenüz yorum yapılmamış. İlk yorumu yapmak için tıklayın |