Ezandan önce uyanırdı annem.!
Kadın dediğin güneş üstüne doğmadan uyanmalıydı çünkü öyle görmüştü anasından.
Bereketi kaçarmış evin,rızkı kesilirmiş adamın,
Öyle derdi hep.
Çatlamış dudaklarından dualar süzülürdü sabahın soğuğunda,engin,mutevekkil ve umutla.
Buz tutardı yazmasındaki oyalar Erzurumun o dondurucu soğuk kışlarında…
Elleri hamur kokardı her daim.
Sanki annem demek hamur demekti.pişi,hıngel,kete,lavaş ve daha neler...
Elinde kuruyan hamurları bile ziyan etmez, ovalayip karınca yuvalarına serpiştirirdi.''Merhamet etmeyene merhamet edilmez'' derdi
Her şeye yeterdi annem,her yana koşar durmak bilmeyen bir enerjisi ,yorulmak bilmeyen bir bünyesi vardı!
Çünkü Anne demek yetmek demekti.
Anne demek soğandan aş,ottan türlü,undan helva ekmekten kete yapmak demekti .
Ağrıyan yerlerini susturur, çatlayan ellerine yağ surerdi, acısını göğsünü bastırırdı işine devam ederdi.Bazen için için ağlardı ancak sebebini hiç kimse bnilemezdi sebebi koca bir HİÇ deyip omuz silkerdi. |