• Anasayfa
  • Favorilere Ekle
  • Site Haritası
  • https://www.facebook.com/dogruterapimerkezi1
  • https://api.whatsapp.com/send?phone=+905415447199
  • https://twitter.com/dogruterapi_mkz
  • https://www.instagram.com/dogruterapimerkezi/
  • https://www.youtube.com/watch?v=kRrNYTwi6Bk

Ömer Doğru

Aile Danışmanı & İletişim Uzmanı

Site Haritası
Saat
Takvim
<script async src="https://pagead2.googlesyndication.com/pagead/js/adsbygoogle.js?client=ca-pub-2967709272430144"
     crossorigin="anonymous"></script>

Travma sonrası stres bozukluğu (TSSB) nedir?

Travma sonrası stres bozukluğu (TSSB) nedir?

Travma sonrası stres bozukluğu travmatik bir yaşantının sonucunda oluşabilecek ruhsal bir hastalıktır.

Travmatik yaşantılar, bir insanın kendisinin ya da başkalarının hayatını ve güvenliğini tehdit eden aşırı tehlikeli veya korkunç durumlardır. Böyle durumlara örnek olarak doğal afetler, ağır kazalar, savaşlar, ölümcül hastalıklar ile bedensel veya cinsel şiddet gösterilebilir. Bir veya birkaç travmatik durumun sonucunda, eğer bir kimsenin kendisi mağdur durumdaysa veya başka bir insanın başına gelen korkunç bir olaya (mesela ağır bir trafik kazasına) tanık olmuşsa, travma sonrası stres bozukluğu TSSB oluşabilir.

Travma sonrası stres bozukluğunun hangi belirtileri vardır?

Eğer bir insan travmatik bir yaşantının sonucu birçok hafta süresince aşağıda sayılan yakınmalardan dolayı acı çekiyorsa, bu durum travma sonrası stres bozukluğuna işaret edebilir. Tekrar yaşama, kaçınma ve sürekli tehdit altında olma duygusu bu hastalığın tipik belirtisidir.

Tekrar yaşama

İnsanlar travmatik durumları değişik şekillerde tekrar yaşayabilirler. Bazı insanlar travmatik durumla ilgili zihinlerine musallat olan anılar (yankılanan anılar) veya kabuslar yaşar. Bunlar yoğun duyguların (mesela korku) ve bedensel tepkilerin ( gerilim, acılar) ortaya çıkmasına neden olabilir. Bu sırada travmatik yaşantıyı anımsatan durumlar veya uyartılar tehdit edici olarak algılanabilir ve mağdurlarda yoğun yüklenmelere ve bedensel tepkilere yol açabilir.Tekrar yaşamayla ilgili belirtilerin karakteristik bir özelliği de söz konusu insanların artık travmatik durumda olmadıkları bir sırada ortaya çıkmasıdır.

Kaçınma  

Mağdurlar, zihinlerine musallat olan veya kendilerine ıstırap veren anılardan korunmak için travmatik olayla bağlı düşünceler ve anılar ile etkinlikler, durumlar ve kişilerden kendilerini sakınırlar. Mesela trafik kazası kapsamında travmatik bir yaşantısı olmuş olan insanlar, trafikte özellikle bu travmatik yaşantıyla sıkı sıkıya bağlı durumlardan kaçınma eğilimi gösterir. Mesela mağdurların bizzat araba sürmekten veya yakın mesafe toplu taşıma araçlarını (mesela otobüs, metro)  kullanmaktan vazgeçtikleri görülebilir. Başlarına bir kaza ya da başka kötü bir olay gelmesinden korkuyor olabilirler. Bunun yanısıra travmatik yaşantıyı anımsatan duygu ve düşüncelerden de kendini sakınma davranışları ortaya çıkar.

Sürekli tehdit altında bulunma duygusu

Travmatik durumdan uzun bir zaman geçtikten sonra bile mağdurlar, artık ilk baştaki travmatik durumda bulunmadıkları halde, kendilerini travmatik yaşantıların geri gelme olanağının tehdidi altında hissederler. Bu duygu mesela mağdurların daha üst düzeyde bir alarm hazırlığına girmeleriyle kendini belli eder. Çevrelerinde sürekli olarak tehlike belirtisi olup olmadığını araştırırlar. Süregiden tehdit altında bulunma duygusu, mağdurlarda – mesela çevredeki ani bir gürültüye gösterilen tepkide ortaya çıkan – aşırı ürkekliğe de yol açabilir.

Travma sonrası stres bozuklukları ne kadar sık meydana gelir?

Her 100 insandan 2 ile 3’ü arası bir yıl boyunca travma sonrası stres bozukluğuna maruz kalır. Kadınlar travmatik olayları erkeklere göre daha sık yaşadıkları için daha yüksek oranda bu hastalığın mağduru olurlar

Kaçış, travma ve travma sonrası stres bozuklukları        

Mesela politik koğuşturma, insan haklarının çiğnenmesi ve terörizm gibi nedenlerle ülkesini terk etmek zorunda kalmış ve bu nedenle Almanya’da veya başka devletlerde korunma olanakları arayan insanlar tramvatik olayları  daha sık yaşıyorlar. Ek olarak mülteciler  travma sonrası stres bozukluklarına daha fazla maruz kalıyorlar. Dünya çapında her 100 mülteciden 20’si travma sonrası stres bozuklukları yaşıyor. Almanya ile ilgili araştırmalarda saptanan hastalık oranları hatta daha yüksek. Bunların sonuçlarına göre her 100 mülteciden 40 ile 50’si arası bir oranda travma sonrası stres bozuklukları oluşuyor. Bu hastalığın yanısıra mülteciler arasında depresyonlar  da çok yaygın. Her iki hastalık da sıklıkla eş zamanlı ortaya çıkıyor.

Travma sonrası stres bozukluğunun farklı biçimleri veya gelişme süreçleri var mıdır?

Travma sonrası stres bozukluğu travmatik bir durum yaşantısından sonra her yaşta ortaya çıkabilir ve çoğu kez aylarca, bazen yıllarca sürebilir. Travma sonrası stres bozukluğunun tipik belirtileri travmayı izleyen ilk aylarda ortaya çıkar. Travmanın hemen sonrasında (saatler ve günler sonra) öncelikle ruhsal şok ve akut yüklenme tepkileri belirgindir.

Başlanıç tepkilerinin (mesela şok) ardından travma sonrası stres bozukluğunun belirtileri ortaya çıksa da, bunlar sonraki günler, haftalar ya da aylarda azalıp kaybolabilir. Travmatik durumdan bir sene sonra 100 mağdurdan yaklaşık 30’unun yakınması kalmaz.

Travma sonrası stres bozukluğuna maruz kalan birçok insanın aynı zamanda en az bir (veya birkaç) ruhsal hastalığı daha vardır: Mesela korku bozuklukları, depresyonlar, (ilaç, alkol, uyuşturucu gibi) bağımlılık hastalıkları, intihar eğilimi, bedenselleştirme bozuklukları veya kişilik bozukluğu. Travma sonrası stres bozukluğunun uzun sürmesi durumunda eş zamanlı olarak kalp-dolaşım-sistemi hastalıkları gibi bedensel hastalıklar da ortaya çıkabilir.

Bilinmesi önemli bir nokta: İnsanların çoğu, travma sonrası stres bozukluğu belirtilerini travmatik bir olayı izleyen günlerde ve haftalarda yaşarlar. Ama travmatik  bir olay yaşamışsanız ve onunla baş etmekte zorlanıyorsanız, özellikle de yakınmalarınız zamanla düzelmiyorsa, bu durumda yardım aramanız önemlidir. İlk adım olarak yakınmalarınız hakkında ev doktorunuzla konuşunuz veya psikoterapiye ilişkin danışmanlığa başvurunuz.

Arasöz: Karmaşık travma sonrası stres bozukluğu

Karmaşık travma sonrası stres bozukluğu, bir veya birkaç travmatik olaya, travma sonrası stres bozukluğu ile tepki gösteren insanların yalnız bir kısmında oluşur. Bu kimselerin, karmaşık travma sonrası stres bozuklukları kapsamında yaşadığı travmatik olaylar çoğu kez uzunca bir zaman süresi boyunca veya tekrarlanarak meydana gelmiştir. Ayrıca bunlar, travmatik durumdan kaçınmanın zor ya da olanaksız olduğu olaylardır. Süregiden ev içi şiddet, çocuklukta tekrar tekrar uygulanan bedensel veya cinsel istismar, bunların yanısıra işkence, kölelik veya soykırım bu tür travmatik olayların örnekleridir. Karmaşık travma sonrası stres bozukluğu teşhisi konabilmesi için öncelikle travma sonrası stres bozukluğunun bütün tipik belirtilerinin (tekrar yaşama, kaçınma, sürekli tehdit altında bulunma duygusu) var olması gerekir.

Bunlara ek olarak karmaşık travma sonrası stres bozukluğu, aşağıdaki üç alanda ortaya çıkan ve çoğu kez uzunca bir zaman devam eden sorunlarla belirlenir: Duygulara yaklaşım, kendini algılama ve sosyal ilişkiler.

Mağdurlar duygulara yaklaşımlarında ağır ve uzun süreli sorunlar sergiler (mesela uzun süreli depresif duygudurum bozukluğu).

Mağdurlar kendileri hakkındaki görüşlerinde, kendilerini düşük değerli veya değersiz olarak hisseder. Buna travmatik durumla ilgili olarak utanç, suçluluk ve başarısızlık duyguları eklenir.

Mağdurlar en önemli kişisel ilişkilerini ayakta tutmakta ve kendilerini başka insanlara bağlı hissetmekte zorluk çekerler.

Travma sonrası stres bozukluğu nasıl meydana gelir?

Travma sonrası stres bozukluğunun oluşmasına, her zaman bir veya birkaç travmatik olay (mesela kaza, şiddet, doğal  afet) vesile olur. En az bir travmatik olayın varlığının yanısıra, travma sonrası stres bozukluğunun oluşmasında hem fizyolojik değişiklikler (mesela beyinde) hem de psikososyal etkenler (mesela yakın çevrenin sosyal desteğinin eksikliği) rol oynar. Ama travmatik bir olayın ardından travma sonrası stres bozukluğunun kimde ortaya çıkacağı, kimde çıkmayacağını önceden kesinlikle söylemek zordur. Sadece travmatik bir olayı yaşamak, zorunlu olarak travma sonrası stres bozukluğunun oluşmasına yol açmaz, çünkü insanlar travmatik durumlar karşısında çok farklı tepkiler verebilirler.

İnsanın travma sonrası stres bozukluğuna maruz kalıp kalmadığı nasıl anlaşılır?

Herşeyden önce travma sonrası yakınmaları ciddiye almak gerekir. Eğer bunlar uzunca bir süre devam ederse bir doktorun veya psikoterapistin  yardımı istenmelidir. İlk görüşmede tek tek şikayetler, güçlendirici ve yüklenme yaratıcı koşullarıyla birlikte hayat durumu, aile tarihi ile bedensel ve ruhsal hastalıklar ele alınır. Yakınmalara yol açmış olan travmatik duruma da kısaca değinilir. Mağdura doldurması için bir soru kağıdının verilmesi de olanaklıdır.

Bir kimsenin travma sonrası stres bozukluğu hastalığı olup olmadığını, varsa hastalığın ne kadar ağır olduğunu anlamak için bu teşhis görüşmesi önemlidir.

Travma sonrası stres bozukluğu nasıl tedavi edilir?

Bilinmesi önemli bir nokta: Travma sonrası stres bozukluğu iyi tedavi edilebilen bir hastalıktır. Travma sonrası stres bozukluğuna maruz kalmış birçok insan profesyonel yardım almayı, kendi mesleğine dönmeyi, hayatını aktif olarak ve dolu dolu yaşamayı başarmıştır.

Travma sonrası stres bozuklukları psikoterapi ile başarılı olarak tedavi edilebilir. Travma sonrası stres bozukluğunun psikoterapi yardımıyla tedavisinin amacı, mağdurların yeniden günlük hayatlarıyla başa çıkabilmeleri ve şimdiki hayat durumlarında, travmatik olayla ilgili yoğun duygu ve düşüncelerin bastırması sonucu herhangi bir kısıtlamaya uğramaksızın, travmatik yaşantıyı geçmişteki hayat hikayelerinin bir parçası olarak kabul edebilmeleridir.

Travma sonrası stres bozukluğunun psikoterapiyle tedavisinde, travma odaklı bilişsel-davranışçı terapi yaklaşımlarının ve EMDR yönteminin (Eye Movement Desensitization and Reprocessing / Göz Hareketleriyle Duyarsızlaştırma ve Yeniden İşleme ) özellikle etkin oldukları saptanmıştır. Her iki yaklaşım özellikle travma sonrası stres bozukluğu olan insanların özgül ihtiyaçlarına uygundur. Her iki yöntem de travma sonrası stres bozukluğu teşhisi konan veya travma sonrası stres bozukluğunun önemli belirtilerini (mesela kaçınma davranışı) gösteren insanlara uygulanabilir.

Ayrıca rehberlikle yürütülen bilgisayar bazında travma odaklı bilişsel-davranışçı terapinin de etkin olduğu saptanmıştır iletilir. Bundan başka mağdurlar uygulama sırasında terapistlerden destek alırlar. Bu desteğin amacı, mağdurun müdahale sürecine katılmaya devam etmek için motivasyon kazanması ve/veya yerine getirdiği görevler için geri bildirim almasıdır. Bilgisayar bazında travma odaklı bilişsel-davranışçı terapi, mağdurlar bu tedavi türünü yerinde yapılan bir tedaviye (travma odaklı bilişsel-davranışçı terapiye veya EMDR’e) tercih ettikleri zaman önerilmelidir. Ancak bu terapi biçimi her durumda ve bütün mağdurlar için aynı derecede uygun değildir. Mesela kendini yaralama eğilimli davranış gösteren veya travma ardından çok şiddetli yakınmaları olan insanlara uygun düşmez.

Ek olarak belirli ilaçlar (mesela Venlafaxin gibi antideprasanlar veya [sertralin gibi]) seçici serotonin gerialım engelleyicilerinin etkin madde sınıfından ilaçlar, travma sonrası stres bozuklukları için etkilidir. Ama travma sonrası stres bozukluklarında ilaç tedavisi, ilk terapi tercihi olarak görülmemelidir. Mağdurlar daha önce, psikolojik terapi biçimlerine başvurma imkanlarını değerlendirmelidir. Belirli terapi seçeneklerinin – ister psikolojik nitelikli ister ilaç bazında olsun – lehinde veya aleyhinde alınan tutum mutlaka mağdurların tedavi öncelikleriyle uyumlaştırılmalıdır.

Mağdurların yakını olan insanlar ne yapabilir?

Travma sonrası stres bozukluğu çoğu defa mağdurların sosyal çevresini de etkiler. Böylece onların yakını olan insanlar da uyku bozuklukları gibi olay sonrası etkilerle yüklenmelerden pay alır, hatta bizzat kendileri travmatik olaya maruz kalırlar.

Mağdurlara yaklaşım konusunda onlara yakınlar olanlar çoğu zaman kendilerini kararsız hisseder. Bu nedenle yakınları, mağdurları ve hastalıklarını daha iyi anlayabilmek için travma sonrası stres bozukluklarının belirtileri hakkında iyice bilgi sahibi olmalıdırlar. Böylece mağdurların davranışlarındaki değişiklikleri (mesela daha çabuk sinirlenme) daha doğru değerlendirebilirler.

Mağdura yakın insanların, onun göstermiş olduğu tepkiyi anormal bir olaya (travmatik duruma) karşı verilmiş normal bir tepki olarak kabul etmeleri ve aynı zamanda kendisinin yanında durmaları mağdur için önemlidir. Eğer mağdur olan insan, kendine yakın kimselerle yaşantısı üzerine konuşmak isterse bu da çok yararlı olabilir. Bu durumda mağdurun yanında olmak ve onu dinlemek, ama anlattıkları hakkında hüküm vermemek ve o istemeden öğütlerde bulunmamak özellikle tavsiye edilir, çünkü mağdurlar bazen kendilerini zaten şiddetle suçlar ve ağır suçluluk duygularına kapılırlar.

Başkalarına destek olurken mağdur yakınlarının kendi yüklenme sınırlarına dikkat etmeleri ve onları aşmamaları çok önemlidir. Özellikle mağdura yakın kimseler travmatik durumu bizzat yaşamışlarsa dışardan yardıma başvurmak yerinde olur. Böylece yakın çevre içindeki karşılıklı yüklenmelere set çekilmiş olur. Mağdurun travma sonrası stres bozukluğu nedeniyle, yakınlarında yüklenme dozu aşırı derecede artarsa onlar da kendi kendine yardım grupları, danışmanlıklar, ayrıca doktor ve psikoterapi uzmanlarından yardım alabilirler.

Yrd.Doç.Dr.Ömer DOĞRU

Aile Danışmanı & İletişim Uzmanı

  
720 kez okundu

Yorumlar

Henüz yorum yapılmamış. İlk yorumu yapmak için tıklayın
Ziyaret Bilgileri
Aktif Ziyaretçi1
Bugün Toplam87
Toplam Ziyaret198662
Üyelik Girişi
Döviz Bilgileri
AlışSatış
Dolar32.429932.5599
Euro34.801134.9406
Hava Durumu

<script data-ad-client="ca-pub-2967709272430144" async src="https://pagead2.googlesyndication.com/pagead/js/adsbygoogle.js"></script>